Sancar'ın üzerinde önü boğaza kadar düğmeli, ince siyah bir mont var. Ben de ceketliyim, Anıtkabir ziyaretinden sonra çıkarırız, diyor. Anıttepe'ye yollanıyoruz. Aslanlı Yol'dan gireceğiz. Kontrol var arabalara; koruma pencereden 'Cumhurbaşkanlığı' diyor, yollar hemen açılıyor. İniyoruz ve Aslanlı Yol'dan yürümeye başlıyoruz…
Anıtkabir'in merdivenlerinden tırmanıyoruz, yeniden çevreye bakıyorum, doğal bir kalabalık var, içeri giriyoruz, saygı sırasında kadınlar, gençler, çocuklar, erkekler… Kadınlar özellikle çocuklarını Aziz Hoca'nın yanına itip resim çektiriyorlar. Kim bilir belki Aziz Hoca'dan bir şeyler bulaşır düşüncesini okuyorsunuz yüzlerinden. İnşallah! Selfi çeken çekene!
Ata'nın huzurundayız. Dua ediyor, bir fatiha kahramanın canı için! Bir minnet borcu olarak.. Bir doktor tanımıştım, " Atatürk'e ödenecek borç, kendi işini, mesleğini Atatürk kadar iyi, hatta daha da iyi yapmaktır, ben de bunu hedef olarak koyarım kendime" diyordu. Aziz de işinin en iyisini yaptı ve Atatürk'e ve ülkesine borcunu ödedi diye düşünüyorum.