Gençlik nereye gidiyor böyle?

ALİ YILMAZ

Düşünüyorum, düşünüyorum da bu gençlik nereye gidiyor ve düşündükçe üzülüyorum. Geçen günlerde başımdan geçen bir olayı sizinle paylaşmak istedim.

Üniversiteye gitmek üzere dolmuşa bindim ve dolmuş tıka basa dolu… 24 Kasım öğretmenler günü ve önde 3 öğretmen ya da öğretmen adayı oturmuş öyle aheste aheste gidiyor bir yandan da ellerinde ki gülleri görünce muhtemelen öğrencilerinden, bir öğretmeni cezbedecek, gönlünü okşayacak mütevazı bir hediye almışlar… Aslında hoşuma da gitmişti. 

 

Tanrı, tamda gönlümden geçen düşünceyi duymuş olmalı ki, dolmuşa yaşlı bir teyze bindi ve yürümekte güçlük çekiyordu. Oturmak için sağa sola baktı fakat küçük büyük demeden herkes camlardan dışarı bakıyordu… Sanırım kimse yer vermek istemedi. Teyzeyi araya aldık daha emniyetli yolculuk etsin bir yandan da sıkışmasın diyerekten… Kafamı önde ki öğretmenlere çevirdim fakat o neşeli ve mutlu yolculuklarından eser kalmamış, camdan dışarı bakıyorlar, bir tanesine uyuyor gibi gözlerini kapatmış. Belki görmemişler diyerekten iki, üç kez öksürdüm. Fakat kimse oralı olmadı ya en çok ona yandım…

Düşününce insan şunu fark ediyor:

Dolmuşta oturan küçüğü büyüğü teyzeye ne yer verdi, ne de yer verme telaşına kapıldı. Hadi dedim onu anlarımda, eğer öğretmen olacak, o üç hanım efendi bu hareketi yapıyorsa, ya ki ülkenin haline…