Fıkra Melih Aşık dostumuzdan:
Maç 6-0 yenilgiyle sonuçlanmış.
Oyuncular süklüm püklüm soyunma odasına gidip taburelere çökmüşler. Antrenör hışımla bir köşede oturan yedek kalecinin üzerine yürüyerek tekme tokat girişmiş. Yedek kaleci gözyaşları arasında isyan etmiş:
“Yahu hocam ben oynamadım ki, bana vuruyorsunuz! Benim kabahatim ne?” diye sorunca, hoca gürlemiş;
-Ulan sen form tutup kaleye geçmiş olsaydın biz bu golleri yer miydik?
* * *
Hocanın söyledikleri, seçimin bu şekilde sonuçlanmasına muhalefetin yaptığı katkıyı anımsatıyor.
Kanımca ana muhalefet partisi CHP, “uslu” görünüm ve “olumlu siyaset (!)” sergilemek yerine, kapı kapı dolaşarak aktif bir strateji uygulamış ve “kriz” senaryosunun ardındaki gerçekleri topluma yeterince anlatabilmiş olsaydı, sonuç değişmese bile, umut verici bir oy artışı sağlayabilirdi.
Haydi bu olmadı. Ama bakıyorum Kemal Kılıçdaroğlu’ndan CHP’ye gönül verenlerin bundan sonrası için beklediği sinyaller de gelmiyor!
Oysa daha ilk gece kameraların karşısına geçtiğinde “Halkımızın verdiği mesajı aldık. Örgütümüzü de dahil ederek hemen tüm organlarımızla geniş kapsamlı bir özeleştiri süreci başlatacağız. Bu doğrultuda genç ve umut verici isimlerin önünü açarak yeni bir vizyonla CHP’nin geleceğini kuracağız. Cumhuriyet Halk Partisi’ni bu genç kadrolarla iktidara taşıyabilmek ve Atatürk’ün Cumhuriyet’ini sonsuza kadar sürdürebilmek için ne gerekiyorsa yapacağız” diyebilirdi.
Ama o gece de, sonrasında da buna benzer sözler söylemedi.
Seçmenine umut aşılamak yerine karamsar duygularla baş başa bıraktı.
* * *
yazısının devamını okumak için SÖZCÜ tıklayın