SOZCU.COM.TR - Ünlü oyuncu Levent Üzümcü ilk kitabı 'Boyun Eğme'yi ve Türkiye'de yaşanan olaylarla ilgili fikirlerini Sözcü'ye anlattı - Diğer sayfaya geçin
SOZCU.COM.TR - Ünlü oyuncu Levent Üzümcü ilk kitabı 'Boyun Eğme'yi ve Türkiye'de yaşanan olaylarla ilgili fikirlerini Sözcü'ye anlattı - Diğer sayfaya geçin
Son zamanlarda adını hükümet karşıtı söylemleriyle duyuran ünlü oyuncu Levent Üzümcü, Gezi olaylarından Karaman davasına kadar pek çok olayla ilgili samimi açıklamalarda bulundu. Gezi’de sergilediği muhalif tavrı nedeniyle Şehir Tiyatroları’ndan ihraç edilen ünlü oyuncu, yaşadığı zor günleri ve dava sürecini anlattığı ’Boyun Eğme’ adlı kitabında, Türkiye’nin çürüyen demokrasisine ve baskı altındaki toplum psikolojisine de gönderme yapıyor. Usta oyunculuğunun yanısıra yazarlığıyla da karşımıza çıkan Üzümcü, son üç yılı anlattığı kitabında Türkiye’nin sorunlarını ele alarak hükümete sert eleştirilerde bulunuyor. Diğer sayfaya geçin
Fotoğraflar: GİZEM ÖZLEN
Boyun Eğme ile bu kez okur karşısına çıkıyorsunuz. Politik roman diyebilir miyiz? Ne anlattınız?
Elbette diyebiliriz. Genel olarak son 3 yılda yaşananları ele aldım. Biz neler yaşadık… Bu kitap benim daha önceden beri yazdığım, yayımlanmış ve henüz yayımlanmamış makalelerimden oluşuyor. Bunlardan bir tanesi de benim Şehir Tiyatroları’ndan atılma meselemle ilgili yaptığım savunma. Usülde ve esasta inanılmaz hataların olduğu bir davaydı bu. Tarihe kalmasını istedim. Dava açıldı, işime son verildi. İnsanların, işin gerçek yüzünü bilmelerini istedim.
“NE BEN ONUN CUMHURUYUM NE O BENİM BAŞKANIM” - diğer sayfaya geçin
Türkiye’nin mevcut hükümet yapısına ‘karşı’ bir tavrınız var. Bu tavrı görmemizde sizi de mağdur eden Gezi sürecinin etkisi var mıydı?
Olup bitenden hoşnut olmayan insanların bir tür çığlığıydı Gezi. Koca bir halk mağdur oldu. Kimisi farkındaydı, kimisi değildi. Biraz sizin ekmeğini yoldan kazanan insanlarla trafikte yaşadığınız sorunlara benziyor. O insanlar, trafikte sizinle eşit şartlarda olduklarını asla kabul etmezler. Bostancı- Kadıköy arası minibüs hattında minibüsçülerin nasıl araç kullandığını çok iyi biliriz. Babasının malı gibi kullanır yolu. Oysa hepimizin vergisi ile yapılmıştır yol. Bi parça buna benzetiyorum. Devletin ‘hepimizin’ olması gereken mevcut varlığı, bir partinin tekeline doğru yürüdü. Ensar Vakfı skandalı bu beyefendilerin onaylamadığı bir yapının uzantısı kurumunda gerçekleşseydi neler yaşanırdı. Adaletin hepimiz için eşit olması gerekmez miydi?
Türkçe lügatını değiştirdiler. Birinin önüne yatmak demek; ona kol kanat germek anlamına gelir. Onun önüne yatarak onun karşılaşacağı engellerin de önüne geçmek anlamına gelen lafı ‘altına yatmak’la karıştırıyorlar. Akılları fikirleri dezenformasyon. Kapısını çalacağımız bir adalet mekanizması bile yok. Halkı bilerek ve isteyerek kandırmak anayasal bir suç olmalı. Aile Bakanı’nın çıkıp söylediği laflar çok tartışıldı ama bakan işin içinden sıyrıldı gitti. İnanamıyorum. Tarafsızlık yemini etmiş bir Cumhurbaşkanı yok mu? Toplam 45 saniyelik bir yeminden bahsediyorum. Lütfen bakılsın. Ben mi ettim bu yemini? Hep söylüyorum; ne ben onun cumhuruyum ne o benim başkanım.