Erdoğan'ın yerine vekil seçilmişti: Ali Müfit Gürtuna'dan çarpıcı 'Gaziosmanpaşa' yorumu

İBB Başkanı olan ve hapis cezası kesinleştikten sonra cezaevine gönderilen AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yerine başkan vekili olarak seçilen aynı partiden Ali Müfit Gürtuna, yorumda bulundu.

Erdoğan'ın yerine vekil seçilmişti: Ali Müfit Gürtuna'dan çarpıcı 'Gaziosmanpaşa' yorumu
Yayınlanma Tarihi : 12 Haziran 2025 00:38

AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın İBB Başkanlığı döneminde cezasının kesinleşmesiyle birlikte yerine vekil olarak seçilen Ali Müfit Gürtuna, "Seçilmiş bir yönetici görevden alındığında yine aynı ekolden birinin seçilmesi demokratik teamül haline getirilmelidir" değerlendirmesinde bulundu.


CHP'li Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı Hakan Bahçetepe'nin görevden alınmasının ardından yapılan seçimde AKP adayı Eray Karadeniz vekil olarak seçildi.

AKP'nin seçimde kazanmadığı belediyeyi 'vekalet' yoluyla alması tepkileri beraberinde getirirken 1998'de dönemin İBB Başkanı olan ve hapis cezası kesinleştikten sonra cezaevine gönderilen AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yerine başkan vekili olarak seçilen aynı partiden Ali Müfit Gürtuna, yorumda bulundu.

"TEAMÜL HALİNE GETİRMELİYİZ"


Halk TV'ye konuşan Gürtuna, şunları söyledi:

"Gaziosmanpaşa özelinde yapılanlara doğru demek zor ancak sadece Gaziosmanpaşa'ya indirgeyerek konuşmamamız lazım. Demokrasinin temel paradigması her şeyden önce şudur; farklılıklara saygı ve farklılıkların kabulüdür. 

Bunu demokratik teamüllerin zeminine oturtabilirsek, her süreçte, karşımıza çıkan her olayda farklı standartlar ortaya koymayız. Bunun adını koyarız, bir belediyede veya herhangi bir kurumda seçilmiş bir sorumlunun, bir başkanın olduğu bir kurumda, herhangi bir sebeple görevden alınması halinde yine aynı ekolden birinin seçilmesinin tercih edilmesini biz demokratik bir en azından nezaket haline, teamül haline getirmeliyiz."

"CİDDİ BİR TOPLUMSAL GÜVENSİZLİK DE OLUŞTURUYOR"


Gürtuna şöyle devam etti: 

"Bu, kurallara olan güveni de artırır, devlete olan güveni de artırır, insanların mağduriyet duygusunun da önüne geçer.

Dolayısıyla basit gibi görünen bir durum sık sık tekrarı halinde ciddi bir toplumsal güvensizlik de oluşturuyor. Ortak paydalarımızı zayıflatıyor, ortak değerlerimizi zayıflatıyor. Birlikte olma duygumuzu zayıflatıyor, bu da toplumun bağışıklık sistemini çökertiyor zaman içerisinde. O da zaman içinde kurumları zayıflatıyor, kuralları ortadan kaldırıyor. Bu da devletin kurumlarının zayıflamasına sebebiyet veriyor. Devleti önemsiyorsak, devletim kurumlarının güçlü olması gerekiyor. Devlet kurumlarının gücü de kurallara sadakatten, demokratik teamüllere sadakatten, hukuka uymaktan gelir. Bunu sağladığımız zaman, bunu siyasetimizin kültürü haline getirdiğimizde her seferinde benzer olaylar yaşamayız."