Mehmet Şükrü ÖZEN

Mehmet Şükrü ÖZEN

Futbol Cinayeti ve Umutların Adım Adım Tükenişi

 Dinamo Kiev-Beşiktaş karşılaşmasını taktik/teknik bağlamda nasıl değerlendirmek gerekir, doğrusu bilemiyorum. Hakemin 29.dakikada verdiği son derece haksız penaltı ve kırmızı kart kararından sonra maçı izlemekten vazgeçtiğimi, ardından da gelişmeleri sosyal medya aracılığıyla takip ettiğimi itiraf etmeliyim. Ceza alanındaki gayet doğal bir omuz omuza mücadeleye çaldığı skandal düdükle art niyetini alenen gösterip Beck'i dışarı yollayan bir hakemin kalan sürede de adil davranması beklenebilir miydi?

Hiç sanmıyorum. Skor tabelası ilk yarım saatte 2-0'ı ilan edince Siyah-Beyazlı futbolcular bu kalitesiz hakem grubu yönetiminin etkisiyle motivasyonlarını tamamen yitirdiler ve moral çöküntüsüne uğradılar zaten. Dinamo Kiev, ateşli tribünlerinin de desteğini arkasına alarak Beşiktaş'ın kapıldığı şok rüzgarını 2 gol daha atarak değerlendirdi ve soyunma odasına 4-0'lık üstünlükle gitti. İkinci yarı da tatsız bir formaliteden farksızdı. Aboubakar'ın 56.dakikadaki ihracıyla Beşiktaş 9 kişi kaldı. Akabinde de kalesinde sonuncusu ofsayttan olmak üzere 2 gol daha görerek kabus dolu bir akşamın acı hatıralarıyla sahadan ayrıldı.


 Beşiktaş'ın yediği ilk golde Tosic'in yavaş kalmasını ve savunmanın Yarmolenko'ya önlem almakta çok geciktiğini elbette eleştirebiliriz. Ne var ki Beşiktaş bu gole kısa sürede reaksiyon göstererek oyuna ağırlığını koymaya başlamıştı. Peşi sıra önemli pozisyonlara girip gol atma arzusunu iyice belli ettiği sırada hakemin işlediği futbol cinayeti, Beşiktaş'ın Şampiyonlar Ligi umutlarını teker teker gasp etti. Açıkçası başka bir takımın da benzer bir fesatlığı alt etmesi pek kolay değildi. Geçen sezon UEFA Avrupa Ligi son 16 turunda Fenerbahçe'nin Braga'da yaşadığı facianın bir diğer versiyonunu bu sezon Şampiyonlar Ligi'nde 2.turun kapısını aralayan Beşiktaş yaşadı. İki hafta evvel 3-0 galip durumdaki Benfica'yı tarihi bir geri dönüşle yakalayan Beşiktaşlı futbolcuların emekleri, taraftarların o dondurucu Kiev soğuğunda gösterdikleri sadakat maalesef pervasızca çiğnendi. Hamasi komplo teorilerini asla ciddiye almasam da Avrupa'da yükselen İslam karşıtı ırkçı eğilimlerle Türkiye'nin Ortadoğu'da karşılaştığı yakıcı sorunları beraber ele aldığımızda Braga ve Dinamo Kiev maçlarındaki bariz hakem hatalarını "tesadüf" diyerek geçiştirmek mümkün mü?

Peki Türkiye'nin UEFA nezdindeki bu yalnızlığı karşısında biz ne yapıyoruz? Kulüplerimize hak ettikleri saygıyı sahiden gösteriyor muyuz? Türkiye'de ezeli rekabet halindeki büyük kulüplerin taraftarları, rakiplerinin Avrupa'da uğradıkları haksızlıkları özellikle sosyal medya platformlarında alay konusu haline getirirlerse UEFA'ya yönelik tepkimiz ne derece anlamlı ve geçerli olabilir? Biz futbolumuza durmaksızın kendi içimizden mihrak sokarsak dış mihrak aramamız trajikomik bir fıkraya dönüşmez mi?


 Beşiktaş'ın, Fenerbahçe'nin ve öteki kulüplerimizin Avrupa kupalarında gelecekte aynı sıkıntılarla boğuşmamaları için bu sorulara kafa yormanın tam vaktidir.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar