Hızır ve İlyas kimdir. Hızır ve İlyas hikayesi nedir?

Anadolu halk geleneğinde Hıdırellez olarak bilinen, Hızır ve İlyas'ın yeryüzünde buluştukları günde insanlar da baharla buluşur ve bu gün Anadolu toplumu için çok önemlidir. Peki ama Hızır ve İlyas kimdir? Hızır ve İlyas efsanesi nedir?

Hızır ve İlyas kimdir. Hızır ve İlyas hikayesi nedir?
Yayınlanma Tarihi : 06 Mayıs 2025 22:25

Hızır ve İlyas, Türk ve İslam kültüründe önemli bir yere sahip, gizemli ve yardımsever iki peygamber veya veli olarak kabul edilir. Halk arasında darda kalanların imdadına yetiştikleri, bolluk ve bereket getirdikleri yönünde güçlü bir inanış bulunmaktadır. Bu iki figürün kökenleri ve hikayeleri ise çeşitli efsanelere dayanmaktadır.

Samandağ'ın Hayat Suyu ve Hızır'ın Kahramanlığı Efsanesi:

Binlerce yıl önce, Hatay'ın Samandağ ilçesine bağlı Hıdır Bey köyünde mucizevi bir "Hayat Suyu" bulunurdu. Bu değerli suyu ise korkunç bir ejderha nöbet tutardı. Ejderha, her yıl bir genç kızı kurban olarak kabul eder, karşılığında ise halka bir yudum su verirdi. Bir yıl, kurban sırası kralın güzeller güzeli kızına geldi. Çaresizce elleri bağlanan prenses, ejderhanın önüne atıldı.

Tam ejderha kralın kızını yiyecekken, aniden bir çoban belirir. Elindeki mızrağı büyük bir cesaretle ejderhanın kalbine saplar. Acı içinde kıvranan ejderha, çobana yalvarır ve kendisini bir kez daha vurup öldürmesini ister. Ancak merhametli çoban bu isteği reddeder. Bunun üzerine öfkeden deliye dönen ejderha, devasa pençeleriyle yeri yararak oradan kaçar.

Yaralı ejderha, gide gide Lübnan'daki sert kayalıklara çarpar. Çarptığı anda kayalardan bir su fışkırır. Bu su öyle bir coşkuyla akar ki, kısa sürede bir ırmağa dönüşür. Irmak, ejderhanın açtığı yoldan ilerleyerek Antakya'ya ulaşır. Günümüzde Suriye ve Türkiye topraklarından geçen Asi Nehri'nin işte bu efsaneden doğduğuna inanılır.

Kralın kızını ejderhanın elinden kurtaran o kahraman çoban ise aslında Hızır'dır. Halk, ona duyduğu minnet ve saygıdan ötürü "Hıdır Bey" adını verir. Minnettar kral, kızını bu cesur çobanla evlendirir. Çobanın yere sapladığı mızrak ise zamanla kök salıp büyüyerek ulu bir çınara dönüşür. Bu çınar ağacının, Hızır'ın bereketiyle yeşerdiğine inanılır.

Ölümsüzlük Suyu Arayışı ve Hızır ile İlyas'ın Kaderi Efsanesi:

Başka bir yaygın efsaneye göre ise Hızır ve İlyas'ın hikayesi farklı bir şekilde anlatılır. Onlar, geçmiş zamanların güçlü bir hükümdarının ordusunda görev yapan iki yiğit askerdir. Bir gün hükümdar, ordusuyla birlikte ölümsüzlük suyunu (Ab-u Hayat) bulmak için uzun ve zorlu bir yolculuğa çıkar.

Bu meşakkatli yolculuk sırasında, Hızır ve İlyas diğer askerlerden ayrı düşerler. Yolları bir subaşında kesişir. Yanlarında getirdikleri kurutulmuş balıkları yemek için duraklarlar. Tam o esnada deniz suyu kurutulmuş balığa sıçrar. Mucizevi bir şekilde balık canlanır ve tekrar denize atlar. Böylece Hızır ve İlyas, farkında olmadan ölümsüzlük suyunu bulmuş olurlar.

Tam bu sırada gökten bir melek iner. Melek, Hızır ve İlyas'a kıyamete kadar yaşayacaklarını müjdeler. Ancak onlara farklı görevler verilir: Hızır karada darda kalanların, İlyas ise denizde ihtiyacı olanların yardımına koşacaktır. Bu efsaneye göre Hızır ve İlyas, bu ilahi görevlerini kıyamete kadar yerine getirmeye devam edeceklerdir.

Hızır ve İlyas efsanesi, yüzyıllardır halkın dilinde yaşayarak günümüze kadar ulaşmıştır. Bu iki yardımsever figür, zor zamanlarda umudu temsil etmekte ve insanların iyiliğe olan inancını canlı tutmaktadır. Hıdırellez Bayramı da, Hızır ve İlyas'ın buluştuğuna inanılan bir gün olarak kutlanmaktadır ve baharın gelişiyle birlikte bolluk ve bereket dileklerinin simgesi haline gelmiştir.